Hegemonya Nedir?
Gramsci'nin kültür ve ideolojiye, kitle devrimine vurgusu, en iyi şekilde, ilk kez Grekler döneminde kullanılan ve bir devlet ya da yöneticinin bir başkasını hakimiyeti altına almasını anlatan hegemonya kavramı temelinde ifade edilebilir: Gramsci bu kavramı, daha sonra, bir sosyal sınıfın bir başka sosyal sınıf üzerindeki hakimiyetini, onun kendi dünya görüşünü, ideolojisini kısmen zorla ancak büyük ölçüde ikna yoluyla veya en azından kabullendirerek empoze etme yeteneğini anlatacak biçimde genişletir.
Gramsci'ye göre sosyalist devrim kendiliğinden ortaya çıkmaz. Sosyalizm determinist tarihsel ve ekonomik yasaların kaçınılmaz sonucu değildir. Halkın katılımını ve özellikle ahlakı ve ideolojik liderliğin kitleleri aydınlatması ve yönlendirmesini ve kolektif bir ulusal halk idaresini gerektirir.
Hegemonya askeri olduğu kadar ideoloik bir yönetim olarak, üretim araçları kadar egemen düşüncelerin de kontrolü olarak tanınır. Bu bakış açısından kapitalizmin 20. yy'daki gücü onun sadece Batı dünyasındaki egemen ekonomik sistem olarak gücünden değil, aynı zamanda -işçiler, tüketiciler ve yurttaşlar olarak- insanarın düşünme ve davranış biçimlerini kontrolünden kaynaklanır.
Kapitalizm günümüzce ekonomik bir sistem olduğu kadar bir yaşam biçimidir.
Gramsci'ye göre İdeolojik Kontrol, ne askeri güç ne de ekonomik egemenliktir; gerçekte en üst hegemonya biçimi zorlamadan ziyade iknadır. Gerek duyulan şey ideolojik egemenlik, yönetilenin rızasıdır ve bu da aile, kilise, hukuk, medya, okullar ve hatta sendikalar gibi sosyalleştirici birimler tarafından yönetici sınıfın değerlerinin gelişimine yardımcı olmak ve bu değerlerin eleştirilmeden bilinsizce 'normal' kabul edilmesini sağlayarak, onu meşrulaştırmak için gerçekleştirilir.
Gramsci hegemonyaın asla tam olamayacağını savunur. Tam beyin tıkama totaliter bir devrim devlette bile asla tam anlamıyla mümkün değildir. Kapitalist fikirler modern toğlumun her yanına nüfuz etse bile, insanların kendi deneyimleri, kapitalist ekonominin zayıflıkları, zararları ve sömürüsünü ortaya çıkarır.
Gerçeklik ve ideoloji aynı oluncaya kadar gerçek hegemonya mümkün değildir. Kapitalizm temel çelişkileri ve sömürüsü nedeniyle tam egemenlik sağlayamaz. Proleter devletin anahtarı ideolojinin boğucu gücüdür.
Gramsci analizinde sadece yönetici sınıfların gücü nasıl ele geçirdiklerini değil siyasal liderlik sayesinde bu gücü nasıl ellerinde tuttukları da gösterilmeye çalışılır.
Gramsci'nin Yorumuna Marksistlerden Farklılık Gösteren Yönleri:
- Siyasi, ekonomik faktör yerine ideolojik, ahlaki, kültürel faktöre / Entelektüel devrimin önemine / Devletin kontrolü yerine kültürel sınıf bilincini artırmanın önemine vurgu
- Devrimle ilgili işçi sınıfı dışında öğrenci, kadın, siyahi gibi proleter olmayan radikal grupları da harekete kazandırma
- Her ülkenin kendi koşullarına bağlı bir ulusal kitle hareketi yansıtmasına vurgu
- Teori ve pratiğin birliği
Gramsci modern Marksizm'in 'üstyapı teorisyeni' olarak adlandırılır. O entelektüelin, burjuva ideolojisini sorgulayabilecek ve sınıf bilincine sahip olması için işçi sınıfını eğitebilecek alternatif bir hegemonya geliştirmede anahtar bir role sahip olduğunu düşünür.
Yorumlar
Yorum Gönder